'Neden durdun?' dedi. 'Sana mı soracağım' dedim. Hayır ben böyle şartlar altında sex yapamam, kafamın en az senin kadar güzel olması gerek. Sayı ver. Kaç duble yeter benim kafama ulaşmana? 5 duble ve bira. Yatağın üzerindeki ölüm savaşı bittikten sonra arkasına dönüp tek bir soru soru; 'ne oldu?'. Ben alkol almamıştım zaten, aynı kafada olamazdık. Farklı kafadaki bir insanla zaman kaybetmek istemiyorum. Çıkarken çöpü de dışarı at. Hayır olamaz! Hayır, yine olamaz! Yine kendimle mi seviştim?

Küçük bir çocuğun yıllar önce kendine eğer eroine yetecek para bulamazsa son dozaj ile altın vuruşu yapacaktı diye bir söz vermişti. Evet, o gün gelmişti. Bir kelime bile düşünmeden, şırıngayı penisimin derinliklerine saplayacaktım. Peki bu bitiş demek değil miydi? Bu bitiş demekti ama toplumsal değerlerden kendini izole eden bir insan zaten bitişi yapmış demekti.

Sınavda herkes yanındaki sandalyeyi boş bırakmıştı, o halde bindiğim otobüste neden aynı görüntüyü görüyorum? Yoksa hala sınavda mıyım? Kendimi otobüsten ait olduğum yere yani sokağa attım. Aslında sokak tek bir düzlemde hayatları kesişmiş insanların farklı boyuttaki halleriydi benim varsayımıma göre. Eğer sokak düzlemindeki boyutlar aynı ise bir topluluk oluşur. Oluşan bu topluluklara, basit mental kapasitesine sahip insanların gözüne batar. Peki sokaktaki yol bile aynı seviye ile gitmiyor iken, biz nasıl aynı boyutta hayatta kalmaya çalışacağımızın sırrını kim verecek? insanlar mı? Hiç sanmıyorum...


Hayat bir film sahnesi ve insanlar ise oyunculardır çünkü her birey toplumun ona empoze ettiği rolü oynayarak hayatını sürdürüyor. Hayatınızı toplumsal değerler üzerine inşa ederseniz, sonunda istemediğiniz bir hayatı yaşamış olursunuz. Sadece bir defa yaşarız ama doğru yaşarsanız bir defa zaten yeterlidir. Bu hayatta her insan dünya tanımını kendisi yapar. Dünya sadece bir aynadır, hayallerimizi yansıtmak için kullandığımız bir ayna. Özgür olmaktan kendinizi mahrum bırakan yine sizsiniz. Doğru ve yanlış göreceli iki kavram olduğu için kendi doğrularınızı ve yanlışlarınızı kendiniz belirlersiniz. Monoton ve sahte bir hayatı mı tercih etmek istersiniz yoksa, gerçekçi ve özgür bir hayatı mı?

Düşler dünyasında yaşıyoruz ve her gördüğünüz somutlaşmış nesneler bir yalandan ibaret, siz de dahilsiniz. Zaman ile var oluruz. Zamanımız dolunca ise varlığımızı sürdüremeyiz. Zaman tek yönlüdür, yani geriye gidemeyiz. Hevesleriniz sadece o 'anı' değerlendirmeye yeterdir çünkü zamandan dolayı heveslerimizi geride bırakarak yaşamımızı sürdürürüz. Yaşanmışlıklara geçmiş, yaşanacaklara gelecek adını koyarız. 'An' sizin hayatınızı belirleyen en büyük faktördür çünkü sadece içinde bulunduğunuz anı yaşarsınız... 



Bir masal fısılda kulağıma, küçükken dinlediklerimden. Yavaşça derin bir uykuya dalayım sen anlattıkça. Farklı diyarlara götür beni, sadece ikimiz olalım. Hiç bitmemesini temenni edeyim. Gözlerimin içine bakarak çekip git, bir kelime bile dökülmeden dudaklarından. Hayallerim tek kişilik olmuş ise kaybedecek pek bir hissim kalmamış demektir. Gözünü açınca hayatı sorgula, istediğin sonuçları alamasan bile. Anı yaşa. Yarına umutla bak. Şansın yaver giderse yaşarsın. Varmadan önce, varacağın noktanın düzlük mü yoksa yokuş mu olduğunu sorgula. Cebinden not defterini çıkar ve tek bir satıra, 'hayat gerçekten çok güzel' yaz. Sayfayı buruşturup cebinin derinliklerine koy. Masal bittikten sonra 'ama ben bu masalı biliyordum' diyeyim. Ben küçük bir çocuğum, elimden tutup yönlendir beni sonu uçurum olsa bile...

Yıldızlara bak ve sonsuzluğu düşün. Düşlemek dışında elinde başka bir eylemin kalmadığını anımsa ve hayallerine dal uyanacağını bile bile. Ay ışığında uyu. Sarhoş ol ve sabah kendini başka bir yerde bul hemde hiç istemediğin ama seni sürekli isteyen bir yerde. Kendini insan selinin içine bırak, kalabalıklarda sen de kayıplara karış. Unut hayallerini, bir daha hatırlamamak üzere. Gözlerini aç ve yüzüne sahte gülümsemeni takarak hayatına devam et. Ya çocuk kalmak istersin ya da büyüyüp çocuk olmak...